
Ben
Hepimizin içinde sakladığı ya da söylemek istemediği
şeyler var. Kendimizle yüzleşmekten kaçtığımız, başkasına da söyleyemediğimiz, en yakın dostumuz dahi olsa, gerçekler var.
“Yazmak içindeki tortulları temizlemektir.” der bir yazar. Yazarak içimizdeki tortulları temizleyebildik mi? Sakladığımız şeyler açığa çıktı mı? Kendi benliğimizde yüzleşmekten kaçtığımız gerçeklerle yüzleşebildik mi? Aynanın karşısına geçip gözlerimizin içine
bakarak kurduk mu o cümleleri? İnsanın başına gelebilecek en kötü şey, kendi yüzüne bakamamasıdır. Kendi yüzümüze bakabildik mi? İçimizi temizledikten sonra bir rahatlama geldi mi? Diyalogların ilham kaynağı, esas kişiler daha sonra karşımıza çıktığında ne hissettik? İsimsiz her karakter, okuyucunun kafasında farklı bir isim alırken, farklı bir karaktere bürünürken kendi benliğimizden bir şey kattık mı ona? Okuduğumuz her öyküde kendi benliğimizi bulabildik mi? Yüzleşebildik mi? Çalınan şarkılar, anıları zihnimizde canlandırdığında ne hissettik? Okuduğumuz her cümle, ne hissettirdi? Hissedebiliyor muyuz? Hissedebilecek miyiz? Kendi benliğinizden bir şey bulmak umuduyla, Aynaya korkusuzca bakabilmeniz umuduyla, mesajları anlarken uygulayabilmeniz umuduyla, yazılan her öykünün size kendi hikâyenizi yazacak kadar cesaret
vermesi umuduyla…
Bir yanıt bırakın