
Kadıköy’ün Kayıp ‘Can’ları
Dünya değişiyor, modernden postmoderne evriliyor. Klasik bilimin ürünlerinden çok kuantum biliminin ürünleri tarafından sarılıyoruz. Dünyası değişen insan da değişiyor. Dünün klasik sokağında tutunamamış kişilikler yarının kuantumdan kaldırımlarında yürüyor. Bakan gözlerin önünde kaybolanlar, görmenin nesnesi olamayanların yaşadığı varoluş. Kendini kalabalığın gözleriyle değil kendi gözleriyle görmek isteyenlerin, gözlerini arayışı. Kuantumun dünyasında ele avuca sığmayan gerçekliği zapt etme mücadelesinden türeyen bir macera. Takiyüddin’in İstanbul rasathanesinden Tycho Brehe’nin Uraniborg’una uzanan, Kepler’in gözleriyle göğe baktıran bir serüven. Can tarafından kuşatılmışlık, nüfuz eden, saran kuşatan can.
Kadıköy ile Balat’ın ara sokaklarında dolaşıp duran, neyi aradığını bilmediği için ne bulduğu konusunda da hiçbir fikri olmayanlara rehber. Bulunması gerekeni buldurmayacağı açık, doğruyu yanlışı da göstermiyor, rehberliğe muhtaç bir rehberiniz olsa ne hissederdiniz? Belki de ne aradığını değil aramanın kendisini aramanın vakti. Bilimden, Google’da aramalar yapmaktan hoşlanmayanlar, Vikipedia’yı duymayanlar, işte sizin için de bir fırsat bu. Husserl, “Dünyayı paranteze aldığımızda kalan nedir?” diye soruyor. Bu kitabı okuduğunuzda bunun cevabını bulamayacaksınız ama sorunun kazanacağı, üç boyutun ötesindeki derinliklere bakma olanağına kavuşacaksınız… Kim bilir.
Bir yanıt bırakın